29 Nisan 2013 Pazartesi

Merhaba


Uzun zaman oldu yazamayalı.

Eve transfer oldum.


Paralel kanatlar



Sebebi yeni bir misafirimizin yolda olması. İzne ayrılmadan önce iş yerinde işlerimi toparlamak istedim. Ve bu süreçte pek bloguma ve bloglara pek vakit ayıramadım. Sanırım iş yetiştirme sebebiyle yaşadığım stres sebebiyle sonrasında da bir takım sağlık sorunları yaşadım.
Şimdi daha iyiyim elhamdülillah.




İzne ayrılınca yapacağımı düşündüğüm ne hayallerim vardı. Doktor istirahat tavsiye edince evden bile çıkamadım. Dışarıda pırıl pırıl güneş var fakat sen çıkamıyorsun. Zor..


Misafirimizin vaktinden önce gelmemesi dileğimiz fakat geldiği zaman zaten vakti gelmiş olacak değil mi? Hayırlısı inşallah..



Pazar sabahı Dolmabahçe sahilinde aldık soluğu. Çok da iyi geldi doğrusu. Benim gibi gezenti bir şirinin uzun süre evde kalması çok ciddi bir sıkıntı. Adam da şirinlik mirinlik kalmıyor.



1 Nisan 2013 Pazartesi

Hayvanat Bahçesinde

Dün (pazar günü) hava nasıl güzeldi.. Kimseler evinde durmamıştır herhalde. Herkes sağlıkla huzurla gezsin inşallah.



Biz de bir yıldır isteyip de gidemediğimiz Faruk Yalçın Hayvanat Bahçesi ve Botanik Parkı nda aldık soluğu. Niyetimiz açılış saatinde yani 8:30'da orda olmaktı fakat 10:30'ta varabildik. Bu bizim her zaman ki dakikliğimiz. Neyse ki hayvanat bahçesi kalabalıklaşmamıştı. 



Giriş ücreti yetişkin 15 lira, 4 yaş ve altı ücretsiz. Bize girişte bir yıllık üyelik önerdiler. Kişi başı 30 liraya. Yakın olsa sık sık gelmek mantıklı da şimdi daha ilkkez geliyoruz bu şekil bir gezelim biz dedik ve üye olmadık.


Bizden sonra kalabalık bir ilkokul grubu vardı Allah'tan onlardan önce gişeden geçmişiz diye sevindik.


Hayvanat bahçe genel olarak güzel. Hayvan çeşitliliği daha da arttırılabilir, fakir geldi bana biraz. Sanırım bağışlarla da önemli bu noktada. 

Gerçi Brezilya ve Tayland'dan sonra buraya 'vaay' diyemeyeceğimiz belliydi. Ukalalık oluyor sanırım ama doğrusu bu:)



Tayland'da fillere binip, yılanları boynuna doladıktan sonra denizde rengarenk balıkları ellerinde besledikten sonra ya da Brezilya'da şunları gördükten sonra (pek de hayvan resmi koymamışım bloga) buradaki minicik kafesteki Sibirya kaplanı için sadece üzülüyor insan. 

Ukalalığı bir kenara bırakıp hayvanat bahçesi dramıyla mı yüzleşsek. (Bu arada Afrika'ya gidip de Masai Mara'yı görseydim kim bilir neler diycektim, ne gıcıklıklar yapacaktım:) ) 




Brezilya'da, Tayland'da ya da yurdumda ufacık kafeslerde o hayvancıkları sırf 'insan'lar zevk alsın diye yaşatmaya çalışmaları, doğal hayatlarından koparmaları ne acı. Madem böyle düşünüyorsun niye gidiyorsun diyeceklere de verecek çok cevabım yok. Belki birkaç yıldır niyet edip de gidemememizin sebebi budur.



Hayvanları çocukların görmesi için sirkten daha iyi bir yol olduğu kesin. En azından güzel bakılıyor ve eziyet edilmiyor diye sevinebiliriz. 

 


Hayvan hakları konusunda çok radikal değilseniz tavsiye ederim. 

 

Çocuklar için de güzel bir alan yapmışlar. Go-kart var ki Ömercik defalarca binse bıkmayacaktı. Buz pateni tarafından öyle yüksek seste müzik geliyordu ki parkın ruhuna tamamen aykırıydı. Ne gereksiz bir gürültü.. Oraya gelenler müzik değil hayvan seslerini dinlemek isterler bence. Bu şikayetimi de ilgili yerlere yapmalıyım değil mi? (Yaşalandığımda çok huysuz olucam, kesin)

 
 (Çok Avrupaisin seeenn Maviş!!!!!)


( Türkan Şoray'ın gözleri mi senin kiler mi?????? Sürmeli!!!)





 Seni nazlı orkide..



Ayrıca çocuklar poni ata binebiliyor. 

Şu hayvanı Foz Do Iguaçu'da görmüştük insanlara çok yakın(!) davranırken fakat ismini yurdumda öğrenmek nasip oldu. 'Halka Kuyruk Koati' 



Hava çok güzeldi fakat çoook sıcak oluşu bizi baya bir bezdirdi. 28 derece!!!

Biz buna bahar mı diyoruz, yaz mı???

Mutlu bir hafta herkese...


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...