29 Haziran 2009 Pazartesi

Öksürmesin


Minik oğlum öksürüyor...


Geçen cumartesi doktora gittik. Radevumuz vardı, aylık kontrolü için. Ama birkaç gündür öksürüyordu iyi denk geldi. Doktorumuz muayene etti. Bogazında pütürlük varmış. Ciğerlerine filan inmemiş.

Üşüttük mü acaba dedim ama hiç üşüyeceği birşey de yapmıyoruz. Gerçi biraz fazla terliyor. Belki terini koruyamıyoruzdur diye düşündük. Aslında ter bezine filan alışsın istemiyorum. Ancak ilk sene hastalanıp da antibiyotik, vs. almasını da hiç istemiyorum.

Doktorumuz gece çok terliyorsa yatmadan önce önüne arkasına kağıt havlu koyun sabah kaltığında onları alın dedi.

Sonra kuzey avrupadaki insanların nasıl ince giyinip de hastalanmadıklarını filan konuştuk. "Aslında soğuk hasta etmez insanı, sadece vücudun direncini düşürür. Eğer mikrop varsa daha kolay hasta olursunuz" dedi. "Yurtdışında hiç hasta olmayanlar Türkiye'ye geldiklerinde hasta oluyorlar. Biz çok sıkışık yaşıyoruz. Metrekareye düşen insan sayısı biz de çok fazla. Böyle olunca da virüsler çok hızlı yayılıyor." dedi.

İşte böyle demek ki İstanbul hasta ediyormuş bizi :))

Haftasonu nereye gitsek sanki bütün İstanbul oraya gelmiş gibi. Gene de AVM'dense çocukları açık havada dolaştırmak en güzeli.

Pazar günü de sarı kafa (oğlum oluyor kendisi) ilk düğün törenine katıldı. Terastaydı düğün ancak sağnak yağış sebebiyle içeri taşındı. İnşallah o yağışta daha fazla üşütmemiştir. Sabahları biraz fazla öksürüyor gün içersinde azalıyor.
Ve bugün öğle uykusunda rekorunu kırdı 2 saate yakın uyudu. Ama sanırım ona 2 saat de yetmiyor. Şuan gene huysuzlanıyor.
Bakmam lazım....

26 Haziran 2009 Cuma

Ne çok iş var Kim yapacak ki :)


Taşınma zamanı yaklaşıyor. Incık cıncık bir sürü şey var toplanacak.

Bu işlerin nasıl kolay yapıldığını bulmak lazım.


Ev, taşınılacak nasıl olsa diye sallanıyor. Temizlik hak getire.


Taşınacağımız evin tadilatı var. Mutfak ve banyoların siparişini verdik. Oturma odası ise şimdilik askıda. En pahalı oturma odası tuttu biz de onu erteledik. Yerleştikten sonra da olsa olur dedik. Şimdiki salonumuz baya küçük yeni evin ki ise baya geniş. Bu mobilyalar oraya yetmeyecek. Kalabalığı sevmiyorum ama çok boş da olmasın. İkili bir kanepe alalım diyorum. Ama o da sonra :) Bir de tv ünitesi gibi birşey yaptırabiliriz sonra sonra :) Taşınalım da hayırlısıyla.


--------*---------*----------


Oğluşumun hala bir uyku düzeni yok. Düzensizlik de bir düzendir filan diyemiycem. Bu uyku sorununu oğlan ve sorun büyümeden çözmek lazım.

Gece geç yatırıyoruz. 10,5-11 gibi başlıyor uykuya hazırlığımız. 11,5-12 yi buluyor uykuya dalması. Eskiden emzirdikten sonra beşiğinde uyumaya devam ederdi. Şimdi yarım saat içinde uyanabiliyor. Kucağımıza alıp pışpışlamamız gerekiyor. Sonra 4,5 5 gibi uyanıyor. Genelde gaz çıkarmak için uyanıyor. Eğer tam uyanmışsa emzirmek gerekiyor tekrar uykuya dalması için. Sonraki uyanması 7de de olabiliyor 8de de 9da da.


İlkgünlerde düzenimiz olsun istemiştim ama sarılık meselesi düzen filan bırakmadı. Bir de 2,5 3 ay kadar uzayınca hiç düzenimiz olmadı. Ama artık vaktidir. Blogları, kitapları okumaya devam ediyorum biran evvel icraata geçmek lazım.


Son ikigündür öksürmeye başladı. Havalar çok sıcak, çok terliyor. Evde sadece atletle duruyor. Gene de özellikle emerken boncuk boncuk terliyor. Ne yapmam gerek bilmiyorum. Ter bezi kullanmalı mıyım? Alıştırmıyim diyorum ama bu arada hasta da olmasın miniğim. Oturmadığımız bir odanın camını açıyorum oturduğumuz oda da ona gelmeyecek şekilde vantilatörü çalıştırıyorum. Gene de etkileniyor mu acaba!!!!??!

22 Haziran 2009 Pazartesi

Dönüş


Üç hafta kaldık annane ve dedeyle.
Babamız haftasonları geldi hasret giderdik.
Ve sonunda evimize döndük.
Çok haraketli geçti günler.
Bebek görmeye gelenler, oğlumun mevlüdü, bizi evine davet edenler derken günler su gibi geçti.

Oğlum da hızla büyümeye devam ediyor.
Yüzüstü bıraktığımda kafasını kaldırmaya başlayalı 3 hafta oluyor. Yatarken poposunu kaldırmaya başlamıştı, şimdilerde kendi yana atıyor. Zannederim dönmesine çok az kaldı.
Sonra oğlum erkek adam oldu, yani sünnet oldu :) İyi oldu. Pipicik hala tam iyileşmedi ama acı yok elhamdülillah.

Ve İstanbul, bıraktığımızdan daha sıcak, daha trafikli, daha boğucu.
Ama biz İstanbul'u gene de seviyoruz.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...