16 Şubat 2009 Pazartesi

Ev hanımı şirin

Bugün, Allah nasip ederse 11 ay sürecek ev hanımlığımın ilk günü. Neler yaptım??

Geç kalktım, geç kahvaltı yaptım. Sonra çalışamaz raporu alacağım hastanedeki bayan ulaşmaya çalıştım hala daha konuyu netleştiremedik ama birazdan çıkmam lazım hastaneye gidip raporumu almak için.

Sonra, toz aldım. Dün bizim bey (ev hanımı oldum ya :P) evi süpürdü, banyoyu temizledi ama tozlarımız mobilyaların üzerinde doğal desen hali almış duruyordu ben de işte onları yok ettim bugün. Neyseki çok tozlacak yerimiz yok. Toz almak sinir bir iş, ya da benim mobilyam venge ondan dolayı sinir ediyor beni. Tozu alıyorsun fakat arkadaşları hemen konuyor mobilyaya. Eh ne yapalım olduğu kadar.

Aaa bir de kabak tatlısı yaptım. Daha doğrusu şuanda ocakta pişiyor. Bu kabak tatlısı muhabbetinde dikkat edilecek tek şey kabak. Böyle minik kabakların tatlısı çok güzel oluyor. Kabakta iş yoksa (kabak kabaksa :)) ) o tatlı hiç güzel olmuyor. Ben marketlerin organik kısmından aldığım kabaklardan herzaman memnun kaldım. Bu kabağı da annem getirmiş. Aynı o organik kabaklara benziyordu. Bakalım lezzeti nasıl olacak.

Yavaş yavaş hazırlanıp çıkayım ben. Hastanedeki işimi hallettikten sonra eşimi alıcam belki fotoğraf makinesi alırız. Benim makinem artık bozuk çekmeye başladı. Yarı profesyonel, çok iyi çeken ama ağır bir makineydi. Ama şimdi daha kompakt bir şey bakıyoruz. Her zaman zahmetsizce yanımızda taşıyabileceğimiz birşey olsun diyoruz. ABD'den gelecek bir arkadaşa söyledik almasını ama arkadaş bulamadı kendi bulunduğu yerde. Artık burdan alıcaz herhalde, 250 lira filan fazla ödeyeceğiz ama ne yapalım sağlık olsun.

13 Şubat 2009 Cuma

Son iş günü

Bugün iş yerimdeki son günüm. Herşey yolunda giderse 2010 ocağına kadar izinli olacağım inşallah. Sanırım oğlum da 10 aylık kadar olmuş olacak işe geri döndüğümde.
Dün doktor randevumuz vardı. Bizim minik 2.950 gram olmuş. Tahmini doğum tarihine bir ay var. "Bu bir ayda da 1 kilo rahat alır ama inşallah fazla kilo almaz" dedi doktorumuz. Belki 1 ay dolmadan doğar dedi. Boyu uzun olacakmış. Suyum da iyiymiş. Ayaklarımın aşırı şişmiş olduğunu görünce yeniden idrar ve kan tahlili verdi. Eklemsi için sanırım. Başka bir sorun görünmüyor çok şükür. Hastaneler hakkında konuştuk. Doğumhanelerini gezdiğimiz bir hastanedeki hemşirelerin tavırlarından bahsettim. Kötüydü. Akşam son randevu bizimki olduğu için daha rahat konuştuk sohbet ettik. Doktorumuzu çok seviyoruz. Çok tatlı ve normal doğuma yönlendirmesi ve doğal olanı tercih ediyor olması da ona olan güvenimizi arttırıyor. İnşallah sonumuz iyi olur, güzel, kolay, sağlıklı ve doğal bir doğumla yavrumuza kavuşuruz.

11 Şubat 2009 Çarşamba

Oğlumun odası

Dün akşam iş çıkışı oğlumuzun odasının siparişini nihayet verdik. Hayırlı uğurlu olsun:) Kararsız ben, akşam yatarken "acaba şöyle mi yaptırsaydık..." şeklinde cümleler kurarken oğlumun babası çoktan uykuya dalmıştı. Şöyle bir dürttüm zavallıcık sıçradı, adama uyurken bile rahat vermiyorum :)
Bugün biz nişanlanalı 23 ay oluyor. (2 yıl değil yani) Bunu kutlayalım dedik, değişik bir şey yapalım evde yemek yiyerek kutlayalım. Zira uzun süredir ya dışarda yiyoruz ya da dışardan söylüyoruz. Şişmiş ayaklarım ve sızlayan bacaklarımla işten eve geldiğimde bir de mutfakta vakit geçiremiyorum. Ama bugun bu kutlu günün şerefine gayret edip basit de olsa bir yemek yapayım :)
10 gündür ilk defa gece tuvalet için uyanmadım. Çok şaşırtıcı, neden acaba? Her zamanki gibi çok su içtim ama dün gece uyanmadım. Maşallah.. Bu uyanmaların normal olduğunu, bu şekilde doğumdan sonraki sık uyanmalar için pratik yaptırıldığını duyuyorum ama 1 ay sonra Allah nasip ederse zaten mecburen uyanıp uyanıp durucam şimdi deliksiz 7-8 saat uyusam????

10 Şubat 2009 Salı

Yağmur

Pazar sabahından beri, yok sanırım cumartesi geceden beri İstanbul'da şahane yağmur yağıyor. Haberlerde fırtına var vapur seferleri aksıyor denildi ama ben fırtınayı görmedim hiç. Sadece yağmur ve yumuşak bir hava.
Kış gelmedi gene bu sene. Çok az soğuk oldu ve bir kere kar yağdı. İyiki o akşam kar topu oynamaya çıkmışız, yoksa bu sene de kara dokunmadan geçecekmiş. Gerçi daha mart ayı var. Martta kar yağar belki :) Ömercik de doğmuş olur beraber oynarız :P
Bu hafta iş yerindeki son haftam diye planlıyorum ama doktoruma işin prosedürünü sormam lazım. Aslında dün akşamdı randevumuz ama doktorum şehir dışına çıkmış ve randevumuz perşembe akşamına kaydı. Bütün doktor randevularına babamızla beraber gittik, hiç bizi yalnız bırakmadı sağ olsun. Ama onun mesaisi benden geç bittiği için onun çıkışına göre ayarlamak zorunda kalıyoruz randevularımızı.
Doktora
. hangi hastanede doğum yapacağımızı ve ücretini sormamız lazım, konuştuk daha önce ama netleştirmek lazım.
. Ayaklarımın hiç inmemek suretiyle hep şiştiğini ve artık bacaklarımın da şiştiğini söylemem lazım.
. Demir eksikliğimin ne durumda olduğuna ne zaman bakacağımızı sormam lazım.
. Hastane turlarında bana direkt dordukları sorunun "normal doğum mu sezaryen mi" diye sorduklarını ve buna çok üzüldüğümü. Bebeğimin doğduktan sonra çok kısa bir süre bana verileceğini daha sonra temizlenip, giydirilip, bakımının yapılıp getirileceğini söylediklerini ama aslında 1 saat kadar anne-baba-bebek yalnız kalmasının dogru oldugunu okudugumu söylemem lazım.
(Aslında benim doktorum doğalcı bir doktor ve seviyorum doktorumu ve güveniyorum ona ama gene de herşey doğal doğuma uygun olsun istiyorum (inşallah))

Bu arada hala daha hastane çantamı hazırlamadım. Neleri koyacağımı biliyorum 3 aşağı 5 yukarı ama yerleştirmem lazım.

Gittiğimiz eğitimde hamilelik yogası cd'si verdiler ancak ben henüz sadece bir kere yaptım. Her gece yapmak istiyorum ama halim olmuyor üfff :((

Haftasonu gene yoğun geçti. Cumartesi bebek odası baktık :) Ama hala sipariş veremedik. Ama karar verdik gibi. Sağlıklı, su bazlı boya ile boyanmış ve tasarımı da güzel bir oda tasarladık mağazadaki iç mimarla. Ama siparişi vermeye gidemiyoruz birtürlü yağmurdan dolayı.
Pazar sabahı kahvaltıya gittiğim arkadaşımda da çok eğlendim. Güzel geçti çoktandır görüşemiyorduk.Okuldan yeni havadisleri aldım. (Dedikoduları geriden de olsa takip etmem lazım (!) )

Sanırım not düşmek istediğim başka bir şey kalmadı.

6 Şubat 2009 Cuma

Yeni gün Eski hafta

Bir hafta daha bugün bitiyor ve geriye 5 haftamız kalıyor.
Haftaya da işe gelip sonra ayrılmayı düşünüyorum. Ama evde de sıkılıyorum bakalım belki son haftamda da çalışırım. İş yerinde yoğun bir tempom yok. Hamile olduğumu söylediğimden beri iş yerinde yeni görev verilmiyor eski işlerimin takibine devam ediyorum sadece, çok nadir yoğunluk oldu eski işlerimle ilgili. Hele son zamanlar iyice sermiş durumdayım. Ama halim de yok, sanki kafam da eskisi gibi çalışmıyor :)
Haftasonu bebek mobilyası konusuna nokta koymaya karar verdik. Yani yaptıracaksak nereye yaptıracağımıza, yaptırmayacaksak da yaptırmayacağımıza karar vermemiz lazım.
Pazar günü de okuldan bir arkadaşıma kahvaltıya davetliyim. Aslında gezmeye gidecek olmama sevinsem de ayaklarımı yukarı kaldırıp yatmam gerektiği için bu durumda şişmiş ayaklarla bir hafta daha gezeceğimi düşünmek bile istemiyorum. Korkunç.

Ömercik haraketli bir bebek olacakmış gibi. İçerde baya hareketli de... Çok çok hoş bir şey onun hareketlerini hissetmek. Keşke ona daha çok vakit ayırabilsem. Evde olmak, onla doğmadan önce daha fazla vakit geçirebilmek için de iyi olacak inşallah. Bir de dua etmek için. İşe geldiğim günler akşama tamamen tükenmiş oluyorum. Dua etmek, kuran okumak istiyorum ama bir an önce uzanma isteği ağır basıyor malesef. Aslında hamilelik dua etmek için çok iyi bir fırsat. Değerlendirmek lazım.

Bir de evde hiç iş yapamıyorum. Temizliği zaten uzunca bir süredir ben yapmıyorum ama rutin olarak dağılan evi toplamak lazım, canım eşim de tembellik yapıyor. Dağınık dağınık oturuyoruz biz de :)

Okunacak bir sürü kitap var. Ve bugün de 8-9 kitap siparişi verdim. Hangi ara okuyacaksam! Kitapların hepsi bebeklerle ilgili.

Şimdilik havadisler bu kadar...

5 Şubat 2009 Perşembe

34 + 6

Yorgunum, halsizim ve şişiğim.
Dün işe gelmedim. Ayaklarım acayip şişmiş, eklemlerim ağrıyor evde kalıp dinleneyim dedim. Önce uzandım televizyon karşısında sonra bebek odası takımlarını karıştırdım gene internetten. Daha sonra da iş çıkışı uğramayı düşündüğüm arkadaşa biraz daha erken gidebildim. Uzun süredir görmediklerimi gördüm. Üniversite arkadaşlarım. Biri hala bekar, birinin kızı 7,5 aylık diğeri aramızdan ilk evlenen oğlu 5 yaşında. Ne garip, hergün görüştüklerimizle şimdi kırk yılda bir görüşüp bambaşka konuları konuşuyoruz. Hayat! Geçiyor ve biz de geçiyoruz hayattan.

İşe gitmemek sıkıcı ama işe gitmek de yorucu.
Normal mi bu haftalarda halsiz olmam bilmiyorum. Ya da kendimi çok mu yoruyorum acaba. Haftasonu cumartesi sabah ayrı öğleden sonra ayrı arkadaş grubumla beraberdim. Pazar sabah kahvaltısını uzunca bir süre sonra üsküdar sahilinde yaptık canımla. Özlemişiz bu haftasonu kahvaltılarını. Kahvaltıdan sonra anadolu yakasındaki mobilyacılarda bebek mobilyası baktık. Beğendiklerim oldu ama akşam olduğunda kafam karışmıştı. Fiyatları ise çok da uygun degildi. Akşam ise 3 ay önce doğum yapmış bir arkadaşa gittik. Eşlerimiz yeni tanışıyorlardı ama güzel bir gece oldu. Yorgunluk hariç tabi...

Pazartesi iş çıkışı hastane turu yaptık. Doktorumuzla konuşacağz bu konuyu hangi hastaneyi seçeceğimizi. Salı iş çıkışı mobilya hadisesine kaldığımız yerden devam ettik. Bu sefer de avrupa yakasını gezelim dedik. Masko'daki mobilyacıları gezdik. Ve sonuçta benim kafam tamamen kaştı. Masko'daki bir mobilyacıya beğendiğimiz bir modeli yaptırabiliriz ya da direkt beğendiğimiz modeli gidip alabiliriz. Ama masko'daki fiyatlar kesinlikle daha uygun. En azından 1000 lira fark var.

İşte bütün bu gezmelerin sonucu olarak ayaklarım hiç inmeden şişiyor. Eskiden de şişiyordu ama akşam yattığımda sabaha kadar iniyorlardı. Dün evde kalıp dinlenedim ama şuan gene feci durumdalar.

Bu kadar şişince kilomda fazla çıkıyor, bu da canımı sıkıyor aslında göbeğimden başka yerimde çok fazla genişleme yok. Ama sayısal olarak da bunu görmek istiyorum :)

Son durumlar böyle. Çok geç kalmamıza rağmen mobilya konusunda karar vermiş değiliz. Ne yapalım sağlık olsun. Oğlumuz sağlıkla doğsun da odasını sonra da alırız.

3 Şubat 2009 Salı

İlk

Merhaba blog alemi,

Uzunca bir süredir benim de mi blogum olsa acaba diye düşünürken bugün bunu icraata dönüştürdüm.
Hadi hayırlısı.
34+4 haftalık hamile bir annecik olarak bebeğim için bir defter tutmaya uzunca bir süre önce başlamıştım. Ama blogum olursa daha pratik olur diye düşünüyordum.
Yazmayı seviyorum, ama bloggerlık da başka birşey ne kadar devam ettirebilirim bilmiyorum. Gittiği kadar diyorum şimdilik, ancak bu blog tutma işinin de hastalık boyutunda olduğunu okuyorum sıksık. Belki ben de müptelası olurum. Gerçi nasip olursa 1-1,5 ay sonra başka bir şeye Ömer'ime müptela olma niyetindeyim ama...
Benim için günlük tutmak zevkli birşey, geçmişi seven ve eskiyi düşünüp hatırladıkça mutlu olan biriyim. Elbette geçmişte yaşanan her anı mutluluk verici değil, ancak hatırlayıp hüzünlenmek de hoşuma gidiyor galiba. Unutmak istemiyorum genelde olanları. Arada unutmak istediklerim de yok değil tabi. (Genelde unutuluyorlar değil mi) Ama mutlu anıları daha hatırlanır hale getirmek için günlük tutmak güzel bir yol.
Diyelim bir gezi düzenlediniz, uzak bir ülke ya da yakın yerlere bir haftasonu kaçamağı çok fark etmez. Nereleri gezerimin, neler yerimin planlarını yaptınız. Bu planlara az ve ya çok uyarak gezdiniz. Bir çok resim çektiniz ama hiç bir alınmış not yok. Kesinlikle bir kısmı uçup gidiyor hafızanızdan. En azından benim hazıfamdan bazıları siliniyor. Sonra resimlere bakarken "hay Allah burası neresiydi", ya da "burda ne yapmıştık keşke yazsaydım" derim. Heh işte en kötü ihtimal bu blog bu işe yarar. Unutkan kişilik bendeniz için hatırlatıcı bir hatıra defteri...
İnşallah güzel anılarla dolar hatıra defterim. Oğlumun şekerliklerini anlatırım burada, sağlık haberlerini, nasıl da büyüdüğünü, ne akıllı çocuk olduğunu yazarım hep inşallah.
İnşallah...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...