27 Haziran 2012 Çarşamba

Ben Yaparım


Son bir yıldır bu modda zatı muhterem. Fakat her seferinde derece atlıyor.

Yemeğimi ben yerim.
Suyumu ben doldururum.
Fincanımı ben yıkarım.
Köftemi ben keserim.
Meyvelerimi ben yıkarım, ayıklarım.
Cevizimi ben kırarım.

Tamam sen yap.. Yeter ki bana fazladan iş çıkartma.
Ne mümkün. Kendi yıkadığı elleriyle beraber komple ıslanan üstünü değiştirmek, bütün banyo dolabını silmek bazen yerleri de silmek anneye düşen ekstra işler. Bunları da kendine yaptırıyorum fakat verdiğim bezi ıslatıp tekrar silmeye devam edeceği için ve bu şekilde banyoda ya da mutfakta kuru kalan alanları da ıslatacağı için tek sefer sildirip hadi yallah demek zorunda kalıyorum.

Bazen bu ben bencilik krize de dönüşebiliyor. Sabrımın yetmediği bir anda kendisi de bir şekilde huysuzsa patlıyoruz. Sonra toparlasak da sabırsızlığımdan dolayı Allahtan hidayet diliyorum.

Sakince anlattığımda genel olarak anlayan bir çocuk zira. Ama uykusunu uyumamışsa tam anlamıyla kuduruyor. O zaman laf da anlamıyor. Tehlike çanları çalıyor.

Ha bi de "sen yap"ları var. Üç ay önce "ben yaparım" diye ağladığı şeyi bana yaptırmak istiyor.

Ayakkabılarımı sen giydir sen çıkart mesela :))
Pijamalarını kendi giymek için bazen bizi odadan çıkarıyor bazen de çoraplarını dahi bana giydiriyor :))
Gel de çöz şimdi.

Pek takılmıyorum ben de, ne yapalım  istediği olsun. Ne de olsa henüz 3 yaşında. Gibi düşüncelerle zıtlaşmadan anı kotarmaya çalışıyorum.

Geçen gün kapıda ayakkabılarını bana çıkattıktan sonra "Sen benim tatlı bebeğimsin" dedim. Bunun benliğini ezeceğini bildiğim halde. "Hayır ben bebek dedeğim, abiyim" dedi.
"Ama abiler ayakkabılarını kendileri giyerler, kendileri çıkarırlar. Yemeklerini kendileri yerler. Tuvaletlerini tuvalete yaparlar. Okula giderler. Abi bisikletine binerler..... Sen bunlardan bazılarını yapıyorsun bazılarını yapmıyorsun. Sen tam abi değilsin" dedim.
Kapının önüne boylu boyunca uzandı. "Bak bana bak, ölç boyumu. Nasıl abiyim bak." dedi :))))

Gel de yeme minik zürafayı. 

Okul demişken.

Eylülde 3 tam gün ya da 3 yarım gün şeklinde kreşe başlayacak inşallah. Düşündükçe heycanlanıyorum nasıl olacak, zorlanacak mı, sevecek mi, çok merak ediyorum.

Kreşe karar vermemizi de başka zaman anlatayım.


20 Haziran 2012 Çarşamba

Şirin anne sinemada



'Snow white and the huntsman' gelecek diye uzun zamandır bekliyorum.
Tayland'a bizden önce geldi söyliyim!!

Film başlayınca dublajlısına gelmişiz diye şok oldum. Ancak sanırım bu filmin orjinali yurdumuzda gösterilmiyor.

Bildiğimiz pamuk prenses olmasa da yedi cücelerden elmaya kadar herşey de vardı hani.

Charlize Theron en beğendiğim yıldızlardan. Sahiden yıldız gibi bir kadın. Pamuk prenses olmalıydı zira ayna "senden güzeli var" deyince yalancı konumuna düşmüş oluyor :P

Tabi masum bir güzellik gerekiyordu ki Kristen Stewart uygun görülmüş pamuk prenses rolüne. Bu hanım kızımız da gayet güzel maşallah :)  Belki ben olsam Natalie Portman'ı tercih ederdim pamuk prenses olarak. Oyunculuğunu da çok beğendiğim masum bir güzellik kendisi.

Oyunculuk olarak da güzellik olarak da Charlize Theron ablalarının eline tabi ki su dökemiyorlar. Kötü kraliçenin hakkını veren Charlize Theron'a hayranlığım Şeytanın Avukatı ile Monster'ı art arda izlediğimde başladı. Bir birine tamamen zıt iki karakteri ve iki görüntü çok güzel canlandırmıştı.
Bu iki eski filmi izlemeyen varsa benim zamanında yaptığım gibi peş peşe izlesin.

Pamuk Prenses'e gelince, ben beğendim. Eleştiren çok olsa da kesinlikle paranızı çöpe atmış filan olmazsınız, gayet güzel.



18 Haziran 2012 Pazartesi

Islak Kurabiye


Bir ara çok sık yapıyordum. Birkaç aydır hiç yapmıyorum.

Misafirlerime farklı bir çeşit olsun diye bunu seçtim.

Yoğun kakao tadını seviyorsanız ıslak kurabiyeyi namı diğer browni kurabiyeyi denemenizi tavsiye ederim.
45 tane kurabiye çıkan tarifim şöyle:


Malzemeler
  • 250 gr. tereyağı
  • 3/4 çay bardağı zeytin yağı
  • 2 yumurta
  • 2 kahve fincanı toz şeker 
  • 50 gram kakao
  • 1 paket kabartma tozu
  • Aldığı kadar un (ele yapışmayacak, kulak memesi kıvamı )
  • 5 damla limon yağı

Şerbeti için;
  • 1 su bardağı süt
  • 1 su bardağı toz şeker


Yapılışı
  1. Fırın 170 dereceye ayarlanır.
  2. Şerbeti için süt ve şeker bir kaba alınır. Soğuk olarak şeker sütün içinde erimelidir.
  3. Kurabiye malzemeleri bi güzel yoğurulur.
  4. Ele yapışmayan yumşak bir hamur elde edene kadar un ilave edilir.
  5. Cevir büyüklüğündeki kurabiye topları yağlı kağıt serilmiş fırın tepsisine yerleştirilir.
  6. Fırında 10-15 dakika kadar üzeri çatlayana kadar pişirilir.
  7. Pişen kurabiyeler sıcakken soğuk süt şerbetine batırılır. Sıcak kurabiyeler fırın tepsisinden alınırken dikkat edilmeli, zira dağılabiliyor. Hızlı ama dikkatli olmalı.
  8. Kalan şerbet kurabiyelerin üzerine dökülür.
  9. Üzeri isteğe göre hindistan cevizi ya da antep fıstığı ile süslenebilir.

Afiyet olsun

13 Haziran 2012 Çarşamba

Egitimdeki Gelişmeler

4+4+4 filan değil tabi ki mevzu, çişin tuvalete yapılması :)

Haftasonu iyi gibi yaptığımız başlangıçtan sonra hızlı bir gelişme olmadı açıkcası.

Dün akşam üzeri oynarken "annee çiş" dedi çok kısa. Sonra da "şaka şaka" deyip oyununa devam etti, aradan 3-4 dakika geçtikten sonra azıcık kaçırıp bunu haber verdi. Sakin sakin bir şey söylemeden tuvalete gittik. Aslında çişinin çok gelmiş olduğunu gördük. Bu duruma benim yorumum "Çişini tutmayı öğreniyor" oldu. İlk iki günde olduğu gibi zırt pırt tuvalate gitmektense oyun oynarken tutmaya çalışıyor.
Bizim oğlan sifon çekmeye bayılıyor ve sırf bu yüzden bir iki damla çiş için bile tuvalete gidebiliyor. Ama sanırım şimdi tutmayı öğrenme saflasında.

Akşam üzeri parkta 2 saat kalınca gene kaçırdı biraz. Ben de hiç sormuyorum "geldi mi " diye. Kaçırınca zaten dönüş yolunda olduğumuz için "artık hızlıca evimize gidelim" dedim. Fakat bizim ki hiç gitmeye niyetli değildi. Gecenin verdiği yorgunlukla çok huysuzlandı bağrış çağrış... Dondurma istiyorum diye ağladı. Şimdi bu durum normal mi? Yani altında hafif de olsa ıslaklık var ve sen hemen eve gitmek istemiyorsun.

Bakalım günler neler gösterecek??

11 Haziran 2012 Pazartesi

Heyecan(!) dolu haftasonu

Aylardır ilkkez haftasonu dışarda değiliz ya da misafirimiz yok.

Sebebi 3 yaş 3 aylık oğlumun tuvalet eğitimi için daha fazla beklemek istemeyişimiz. Daha ne kadar bekleyeceksek!!!

Bu uzun uzun anlatacağım tuvalet eğitimi notlarım olacak, baştan söyliyim :)) Sonuna kadar okuyun çok heyecanlı...

Arkadaşlardan aldığım kötü tecrübeler neticesinde bu mesele bu kadar sarktı. Geçen seneki yaz mevsiminde (Ömerciğin 2 yaşını geçmiş olduğu) adamdan hiç bir sinyal alamadığım için başlatmadık. Birkere başlarsak geri beze dönmek doğru değil diye duyuyorduk. Ee adam beni çok zorlarsa dayanamayıp sinirlenirim boşu boşuna yıpratırım tıfılcanı diye biraz daha bekleme kararı aldık. Sonrasında çetin geçen bir kış yaşayınca soğukta başlayıp da çocuğu üşütmeyi sonrasında bu üşütmelere bağlı kaçırma sayılarının artacağını belki de bir kısır dönğüye gireceğimizi düşünüp biraz daha ertelemeye karar verdik. Bu arada bezine yapmaktan son derece mutlu bir adam vardı karşımızda :))  Bahar ayları geldiğinde tam vaktiydi fakat bu sefer de yurt dışına çıkacak olmak bize dur dedi. Zira neyle karşılaşacağımızı bilmiyorduk. 9-10 saatlik uçak yolculuğu vs.. Tayland'dan dönelim de başlayalım dedik. İşte anca kendimize gelip 'yetti gari' diyebiliyoruz.

Bizim tuvalete eğitimimiz bir kaç aşamadan oluşuyor. Ne kadar doğrudur bilmiyorum fakat aktarmak isterim.

Fikri Benimsetme Aşaması,  hazırlıkları tamamlama aşaması, icrata geçme aşaması. (Umarım tüm aşamalar bunlardır başka aşamalara geçmeye gerek kalmadan mutlu sona ulaşırız.)

3-4 aydır beyfendiye her alt değiştirmede telkinlerde bulunuyorum. Anne sütünü bırakmadan önce de böyle yapıp işe yaradığını gördüğüm için bu meselede de denedim.

Önce: "Annecim sen artık abi oldun. Yakında bez bağlamayacağız sana. Abi kilotları giyeceksin. Çişin ya da kakan gelince de tuvalete yapacaksın. Tıpkı abiler gibi." diyorduk.

Bir ara: "Annecim ben sana şimdi bu bezi bağlıyayım ama sen bezine yapma, çişini bana haber ver tuvalete yapalım. Bu bezleri de kardeşin olunca ona bağlarız. Sen bana yardım edersin onun altına bağlarız. O çok küçük olacağı için çişini söyleyemez." (sen söyleyebilirsin mesajı)

Sonra: "Bak bebek bezi poşetlerinin üstünde hep bebek resimleri var çünkü bunlar bebekler için. Sen artık abi oldun. Bunlara ihtiyacın yok"

Daha sonra (artık ben kilot giyeceğim diyordu): "Tayland'a gidip gelelim oğluma bez bağlamıycaz."

Ve orda da: "Evimize dönünce artık tuvaletimizi tuvalete yapacağız."

Dedim.

Fakat döndüğümüzde oğlum: "Ben senin kadar oluncaya kadar bezime yapcam" demeye başladı!!!


 "Annecim sen kilot giyince daha hızlı koşacaksın, bisikleti daha hızlı sürebilceksin" dememin de etkisiyle neyse ki cuma günü artık kilot giymek istediğini söyleyince tamam dedik anlaştık. Cumartesi sabahı son kez (inşallah) bezli olarak babayla ekmek alıp geldikten sonra. Kahvaltıdan önce bezimizi çıkarttık alıştırma kilotumuzu giydik. Halıları topladık. Kesinlikle "tuvaletin gelince bize söyle" demedik. Yaklaşık 1.5 saat kadar sessiz bir bekleyiş oldu. Sonra alıştırma kilotu ve babamızın pantolonu bir ilke şahit oldu. Hiç bir şey söylemeden değiştirdik. Sonrasında "çişim geldii" nidalarıyla banyoya gittik geldik. Fakat hiç telaş etmeden. "Öyle mi? Hadi gidelim" deip sakin sakin gittik.
İkinci alıştırma kilotumuz da değiştirilip balkondaki yerini alınca normal kilot giymek zorunda kaldık. Çişler çoğunlukla tuvalete yapıldı. Fakat normal kilottan parkeye sızan çişleri görmesi gerekiyordu sanırım. Bundan sonrası sanki daha bilinçli oldu.

Bu arada babamız da klozet adaptörü, kilot gibi giyilen bez ve iki tane daha alıştırma kilotu alıp geldi. Biz lazımlığa oturmayı sevmedik. Adaptör de çok hoşumuza gitti.

En son yatmadan önce kakamızı da yapıp "güle güle anne kakaa" deyip el salladıktan sonra uyku kilotumuzu (dry nights) giyip yattık. Bunun da bez olduğunu söylemedik ki çocuk ikilemde kalmasın. Paketinden ben daha önce bir tanesini çıkartmıştım. Onu giydirdim.

İlk gün düşündüğümden kolay geçti. Sabah uyandığımızda uyku kilotunu kuru görseydim çok güzel olurdu fakat baya doluydu :) Gerçi uyanır uyanmaz  da bakamadım. Ee hafta sonu oğlumla yatak sefası yapmıycaz da ne zaman yapacağız dimi ama!!!

Bir de "Ben rüya gördüm. Parka gittik. (Bizim ordaki en büyük parkı söylüyor) Ben orda bisiklete bindim. Sonra dışarıya çişimi yaptım." (Belki de uyku kilotuna yaptığı buydu :)) ) "Peki ben ne yaptım" diye sordum. "Kızmadın, bana söyledin" dedi. Hiç kızmadığım halde niye kızmamış olmam dikkatini çekmiş olabilir. Düşünüyorum bakışlarımda hatta içimde bile bir kızgınlık olmadı. Zaten daha ilk günden niye kızayım ki. Acaba bu adam kocaman olduğu için sokak ortasına çiş yapmak ayıptır ve kızılacak bir şeydir diye mi düşünüyor. Bilmiyorum...

Akşam üzeri bir cesaret bahsettiği parka gittik. Tabi ki yedek kıyafetle. Neyse ki gerek kalmadı. Bir ara son ses bağırarak "Anneeee gazııım geldii" dedi. Gaz için tuvalete gitmeye gerek yok, koyver gitsin dedim. Fakat tuvalete gitmek istedi ve cişini yaptı. Maşallah benim abi oğluma.

İnşallah en kısa sürede bezsiz uzak gezmelere de başlarız.


Meraklı Minik'in bu ayki konusu İtfaiyeciler olunca hazır evdeyken geçen sene aldığımız itfaiye maketimizi yaptık. Oğlum parçaları çıkarttı ben yerine taktım. İtfaiyeci şapkamızı da yaptık tam oldu. İfdaye :))


Yangın var Yangın var
Ben yanıyorum
Yetişin a dostlar
Tutuşuyorum





7 Haziran 2012 Perşembe

Uçurtmayı Vurmasınlar

Ne çok ağlamışımdır bu filmde.

Bizim ki hüzünlü değil mutlu bir hikaye.



Hiç uçurtmam olmamıştı. Oğlum sayesinde ben de 6 mayıs 2012'de tecrübe etmiş oldum.

İlave iple daha yükseğe uçurma planları yaptık hemen. Her zaman daha fazlasını iste!!



Akabinde keçileri de besleyip evimize döndük.

4 Haziran 2012 Pazartesi

Organizatör Şirin



Bütün organizasyon bana ait değil tamam, ama fikir benim. İkna sürecinden sonra ki aşama çok kısa bir süre olduğu için elimizden gelenin en iyisini yaptık.

Bundan sonra çalışacağım alan organizatörlük olduğu için uygun ücrete her türlü organizasyon işiniz şirinAnne tarafından itinayla yapılır diye bir reklam arası da vereyim. :)))

Can arkadaşımın can oğlunun 4. yaş günü için evlerinin yakınındaki parkı süsledik. Konukların yaş ortalaması 60 :) olsa da (45 diyelim) eğlenceli bir parti oldu.



Bir masayı çok süsledik ki bu masaya mamalarımızı yerleştirdik. Pastamız için ortayı boş tuttuk. Resimdeki masada kısır ve patates salatamız eksik. Aman çok az çeşit varmış denmesin :P
Masanın sağ başındaki poşetlenmiş kurabiyeler de hiç fark edilmiyor. Uçak şeklindeler halbuki. Sanırım artık fark ettiniz :)
İki masayı da rezerve ettik. Bunlar da konuklar içindi fakat dedeler yerde oturmayı tercih etti :))




Pastası harikaydı. Çocuklar şeker hamurunu yeme konusunda abartmasınlar diye bir ıssırık alıp "Öğğ bu çok iğrenç" diyip midem bulanmış gibi yaptım. Ki çok da beğenilecek birşey değil malum.
Sonra "ben bunu yiyemiycem karıncalar yesin" deyip ağacın dibine koydum.
İşe yaradı çocuklar da yemedi fakat olan pastaya oldu. Dilimlemenin akabinde Pepee dahil bütün pasta ekibi kendini ağacın dibinde buldu. Belki doğum günü çocuğunun annesi onları bir sonra ki seneye de kullanırdı :D Ama bu hayal oldu.



Parti sonunda pasta kutusundan kendine yuva yapmaya kalkan doğum günü çocuğu.

İyi ki doğdun...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...