31 Temmuz 2012 Salı

Buhara Pilavı


Geçen akşam iftar için hazırladığım ve ev halkı ve dahi ihtiyar heyeti tarafından çok beğenilince buraya not alayım da daha sonra yaparken tekrar tarif aramak zorunda kalmayayım dediğim pilavı takdim ediyorum efendim. Belki sizler de denemek istersiniz.Tarifin orjinali canım arkadaşım  Tarifkolik Öznurdan. 

Yerinde yemek nasip olsun inşallah. Zira Semerkand-Buhara gezisi yapabilmeyi çok isterim. 
Diyor ve sizleri Şirin anne yorumu farkıyla Buhara Pilavıyla başbaşa bırakıyorum.

Malzemeler:

  • 2 yemek kaşığı sıvı yağ 
  • 1 kuru soğan
  • 1 çay kaşığı safran
  • 1 kahve fincanı çam fıstığı
  • 1 kahve fincanı kuş üzümü
  • 1 kahve fincanından biraz fazla badem
  • 2 adet küçük boy havuç
  • 250 - 300 gram kadar haşlanmış kuzu kuşbaşı et
  • 3 su bardağı pirinç
  • 4 su bardağı sıcak su (haşladığımız etin suyu ile beraber toplam 4 bardak olacak)
  • 1 çay kaşığı köri
  • 1 çay kaşığı tarçın
  • 1/2 çay kaşığı karabiber
  • 1/2 çay kaşığı kimyon
  • tuz
Hazırlanışı:
  • Etler haşlanır suyu dökülmez.
  • Pirinçler ayıklanıp yıkanıp 20 dakika ılık suda bekletilip süzülür.
  • Bademler ılık suda 10 dakika bekletilip kabukları soyulur.
  • Safran yarım su bardağı sıcak suda bekletilir.
  • Pilav tenceresine zeytinyağı alınır kuru soğan kavrulur. Badem ve fıstık ilave edilip biraz daha kavurulur. Sonra havuç da ilave edilir kavrulur. (Bu kavurma işlemleri çok fazla değil hafif olacak.)
  • Suyu süzdürülerek alınan etler eklenerek kavurmaya devam edilir. Pirinç de tencereye alınıp kavurmaya devam edilir.
  • Pirinçler de biraz kavrulduktan sonra baharatlar, kuş üzümü ve süzülen safran suyu da tencereye alınır. 
  • Et suyuyla beraber toplam 4 subardağı olacak şekilde sıcak su tencereye alınır. 
  • Suyunu alana kadar pişirilir. Demlenmesi için bekletilir. Afiyetle yenir.


30 Temmuz 2012 Pazartesi

Ramazan Coşkusunu Katledenler

Ver coşkuyu ver coşkuyu dedik amaa...

Her ramazan bin türlü inanç bulandırıcı çıkıyor coşku moşku kalmıyor.

Millet mis gibi oruç tutuyor adam "70 dakka fazla oruç tutturuyorlar. Namaz vakitleri yanlış" diyor.
Namaz vakitleri ramazanda mı açıklanıyor??
Diyanet takvimi ramazanda mı ilan ediyor.
Temmuz ayına kadar niye sesiniz çıkmıyor. Çıkmıyor zira niyetleri ramazanda müminlerin zihinlerini bulandırmak. Yaptıkları ibadetten aldıkları zevki azaltmak.
Bu amca 97'ye kadar da İstanbul Müftülüğünde çalışmış. Niye o zaman diyanetin namaz vakitlerini düzeltme işine girişmemiş de şimdi sesi çıkıyor. Cevabı şu: "O zaman devlet memuruydum." Hah!!! işte bu cevap bile nasıl biri olduğunu belli ediyor. Sen bir din alimisin ve namaz vakitleriyle -namaz ki en önemli ibadettir- ilgili bir hata olduğunu bile bile susuyorsun. Niyee; işinden olmamak için.

Aynı hoca(!) bir de demez mi "ne peygamberimiz ne sahabe teravih namazı kılmıştı." diye. Üstelik "üç aylar, kandiller de sonradan icad olmuş"...

Söylenebilecek çok ağır sözler var ama "Allah hidayet versin" diyebiliyorum.

Bizlere "Gerçek alimleri anlama feraseti versin. Kalbimize Onun sevdiklerinin sevgisini yerleştirsin." diyorum.

Nasıl herkes tıpta, matematikte, fizikte alim olamıyorsa. İlahiyat da bir ilimdir ve herkes bunun alimi de olamaz. Mümkün mertebe öğrenir araştırır ama bir noktadan sonra ilmine güvendiği bir alime de tabi olması gerekir. Bu sebepten aklı başında davranmalı ve her konuşanı dikkate almamalıyız.

26 Temmuz 2012 Perşembe

Açlık Oyunları

Kitap okumak için çok fazla zamanı olamayan biz çalışan anneleri bile kendine bağlayacak bir seriyi bitirdim de burdan haber vereyim dedim.






Seri 3 kitaptan oluşuyor;

1. Açlık Oyunları
2. Ateşi Yakalamak
3. Alaycı Kuş

En sürükleyici olanı ilki. Fakat diğerlerini pek beğenmeyenlerin aksine ben çok beğendim.

İşten eve gelir gelmez "Hadi oyun oynayalım" diyen bir veled varken, ki o veled bizimle hemen hemen aynı zamanda uyurken sadece serviste gidip gelirken -eskiden hiç olmazdı artık yolda kitap okurken midem bulanıyor, buna rağmen okuttu ya kendini bu seri-  ve uykudan hemen önce okuyabilsem de her kitap en fazla  bir haftada bitti. Adam gibi kitap okuyan biri 3 günde bitirir bence.



İlk kitabın filmi de çekilmiş. Ama olmuş mu? Bence hiç olmamış. Güzel kitapların kendileri kadar güzel filmleri olamıyor, en azından kitabı okuyanlar filmi beğenmiyor bunu anlıyorum. Fakat bu filmde bunun dışında da bir terslik vardı. Bir boşluk bir kopukluk.




Bizdeki açlık oyunlarıysa son sürat devam etmekte. Bizim ki kitaptaki gibi bir oyun değil tabi ki..
Oruçtan bahsediyorum yaw :P

Sevgiler..

24 Temmuz 2012 Salı

Ramazan Geldi Hoş Geldi


Ramazan geldi hoş geldi baklava tepsisi boş geldi... diye bir nakarat var aklımda çocukluğumdan kalma.

Bir de "Tarhana tartar boğazımı yırtar, baklava kardeş gel beni kurtar." var ama bunun konumuzla alakası yok.


Birkaç saat sonra eve doğru yol alacağız ve bir ramazan gününü daha tamamlamış olacağız inşallah.

Hızla tükenirken günler ardı ardına, inşallah karlı çıkan kullardan oluruz.


Çok heycanlıydım bu sene ramazanı beklerken, hala da öyleyim.

İstanbul'da ramazan, ramazanda İstanbul çok güzel oluyor. Onu bildiğimden bu heyecan. İnşallah ağız tadıyla bu sene de gönlümüzce yaşarız bu coşkuyu.

Bir gün Sultan Ahmet'te, bir gün Bayezıt'ta, bir gün Eyüp Sultan'da, bir gün Süleymaniye'de.


Bahsettiğim yerler hep kalabalık olacak biliyorum. İşte bu yüzden daha da çok seviyorum ve seviniyorum. İnsanların bu kutlu ayda neşe dolu olmaları, bin çeşit insanla aynı yerde benzer şeyleri yemeleri, çocukların etrafta dolaşan Nasreddin hocayı kovalamaları, köpükten baloncukları uçuşturmaları beni tarifsiz mutlu ediyor.

Bu mutlulukları yaşamaya giderken ya da yuvaya dönerken trafik keşmekeşi yaşamazsak çok daha mutlu olurum.

Ramazan demek bol ibadet demek. Bu coşkuya fazla kapılıp da bu aya mahsus bol karlı ibadetleri de es geçmemek lazım. Yani herşeyin kararında olanı güzel, kendim için konuşuyorum tabi ki.

Ah bi de şu uykusuzluk vurmasa adamı.. Fakat 5. gün itibariyle buna da alışıyoruz yavaş yavaş.

Ramazan sonrası başka bir heycan bizi bekliyor; 'bayram' !!!!


Aslında ramazan dışında anlatacaklarım da vardı ama şimdi hiç halim kalmadı. Belki sonra notlarımı düşerim. Not etmezsem de silinir gider zihnimden.

Güzel ramazanlar..





3 Temmuz 2012 Salı

İş Çıkışı Gezmece: Konak Kafe

Daha evvel gittiğimiz ve çok beğendiğimiz Galata'daki Konak Kafe'ye anneciğimi götürmek için dün iş çıkışı eşimi de alarak eve gittim. Biz eve vardığımızda annem de tipitip'le hazırlanmışlardı.



Malum İstanbul yollarındaki çalışmalar nedeniyle çok geç kalmadan Taksim yolcusu olmak gerekiyordu. İş çıkışı daha da keşme keş olan yollardan çekiniyorduk.

Fakat çok çok rahat gittik Taksim'e. İstiklal'de biraz yürüyüp Galata Külesinin önünden geçip eski bir apartmanın terasındaki kafeye ulaştık.



Manzara şahaneydi. Sabah ki sıcağın aksine serin bir İstanbul kızıllığında tarihi yarım ada, Haliç, kız kulesi, Üsküdar, Boğaziçi Köprüsü ve martı çığlıkları.. Arkada da Galata Külesi, daha ne olsun.



Dev martılar biz karnımızı doyururken yan yan birşeyler ister gözlerle baksalar da semirmişlikleri pek de acınılacak halde olmadıklarını düşündürdüğü için gönül rahatlığıyla yemeğimize devam ettik. Ve martılara zırnık koklatmadık :)




Oğluşum son 1,5 aydır müthiş derecede 'şımarık çocuk' modunda olduğu için dün de canlı performansını hem bize hem de diğer masadakilere sergiledi.

Ne oldu, niye böyle oldu bilmiyorum fakat çıldırtmaya devam ediyor. Ya bir geçiş dönemi, ya biz birşeyleri yanlış yaptık, ya da bilmiyorum ne. Umarım daha fazla uzamadan geçer gider....
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...