23 Eylül 2010 Perşembe

Yüzme


Geçen çarşamba akşamı itibariyle yüzmeye başladım.




Bana kalsa hafta içi oğluma yarım saat geç kalmak bile imkansız, onunla iş için yeterince ayrı kalıyorum bir de ekstralar çıkaramam.




Haftasonu 3-4 saat bile babasına bırakmak sorun değil. Zira babayla da vakit geçirmek bir güzellik.




Ancak hafta içi çocuk benim geleceğim saati biliyor. Ve trafik vs. sebelerle gecikirsem anlıyor. Ben içeri girdiğimde "annnee" diye kapıya geliyor hemencecik. Mutlaka anlatacak da birşeyleri oluyor. Bir cıvıltı, bir işaret... Çok yoğun bir gün geçirmiş oluyor, her halinden belli...




Ne diyorodum; benim geleceğim saati bilen, bekleyen çocuğu hafta içi bekletmeye gönlüm razı olmuyor.




Ama hergün çektiğim başağrıları ve yaptırdığım tahlillerden hiç bir şey çıkmayışından dolayı doktorun stres tipi baş ağrısına benziyor deyip bana nöroloji bölümüne gitmemi tavsiye etmesi üzerine eşimin aylar önce başlayan 'spor yapmıyorsun, yüzmeye git, spor strese de iyi gelir' tavsiyelerine uymaya karar verdim sonunda. İnşallah sebat ederim spor konusunda. Tabi nörolojiye ya da ortopediye gidip görüneceğim. Zira boynum ve sırtımda da ağrılar var.


Çarşamba - cuma gitmeyi planlıyorum yüzmeye ama daha ilk haftadan cuma akşamı kaytardım bile. Aslında elimde olmayan malum çoluk-çocuk meseleleri yüzünden oldu bu kaytarma :)


Çarşamba günü eve geldim. Çantamı hazırladım. 6'ya doğru evden annem, ben ve oğlum çıktık. Onlar parka gittiler ben de Ömercime yüzmeye gittiğimi söyledim el salladım. Anlamadı sanırım :))

Normalde seans 7,5'a kadar sürüyordu. Ama ben 7 gibi çıktım havuzdan, duştur, giymedir derken 7:20 de evdeydim. Çok da geç değil sanırım.


Aslında çarşambaları pilates de var. Belki ona katılırım. Bu ilk gidişim öğrenmelik oldu.


Spor haberlerini sundum :)

20 Eylül 2010 Pazartesi

Caillou


Dün sabah akrabalarımız kahvaltıdan sonra bizden ayrılınca Ömercik hemen uyudu. Çok gecikmişti uykusu, fena halde kafasına vurmuştu.

O uyuyunca TV'nin karşısına geçtik babasıyla beraber. Ve Caillou izledik :))

1,5 yaşına gelmesine rağmen henüz TV seyretmeye başlamadı bizim minik. Bilinçli olarak izletmiyoruz. Bir çok uzmanın 3 yaşına kadar zararlı olduğunu söylemesi bu kararı aldırdı bize.

Biz işteyken de izlemiyor. Annem sağ olsun o uyanıkken açmıyor televizyonu. Bakıcı olsa en çok bu konu beni rahatsız ederdi galiba.

Ramazanda babam da burdayken zaman zaman TV izlemişliği var 1 kaç dakikalık. Annanesiyle oynarken babam haberleri izlemek istiyor ama kabına sığamayan yumurca hemen salona dedesinin yanına gidip TV'nin karşısında alıyor soluğu. 'Çekil oğlum ordan' lar kar etmeyince de babam teevizyonu kapatıyor. Bizim ki de eliyle bitti gitti işareti yapıyor :))) Babam sayesinde televizyondan haberdar oldu oğlum.

TV'nin kumandasız açılma butonunu keşfedip arada kendisi de açıyor ama biz hemen kapatıyoruz. Çok da ısrarcı değil. Zira zevk alacağı bireyler olduğunun farkında değil. Caillou gibi.

Biz de Caillou'yu hiç izlememiştik daha önce. Dün ylesine açıp izledikten sonra çok sempatik geldi. Aman pek kibar pek akıllı bir çocukmuş bu Caillou. Aklımdan uyuyan kirpi uyanınca izletsek mi, tepkisi ne olur acaba diye geçirmedim değil.

Ama yok izletmedik. İzlemesin de inşallah hiç olmazsa 3 yaşına kadar. Nasıl olsa öğrenecek ve sevecek. Ve mümkünse pek sevmesin.

Böyle izletmeyerek çocuğu ilerde müptelası yapmayız herhalde. Hani ilerde izlemediği yılların acısını çıkartmasın :)

15 Eylül 2010 Çarşamba

Kreş mi desem, değil. Oyun yeri...


Bizim tıfılcan dolu dolu 1,5 yaşında oldu.


Pek tabi ki annanesi bakıyor halen daha. Ben işi bırakana ya da oğlan askere gidene kadar da öyle olacak Allah'ın izniyle. Allah anneme sağlık versin bütün çocuklarıma o baksın :))) 4-5 tane olacak ya!!!!


Neyse konuya gelelim. Artık çocuklarla da vakit geçirmesi gerek diye düşünüyorum, yanılıyor muyum?

Bizim apartmandaki çocuklar da hep büyük. En küçüğü 5 yaşında. O da bizimkiyle oynamak istemez, sıkılır. Ben küçükken apartmanda aynı yaşta 3 çocuktuk, sabahtan akşama kadar hep birlikteydik. Ama bizim ki bu yönden pek şanslı sayılmaz.


Ben de sorumlu bir anne olarak çocuğumu çocuklarla buluşturma noktasında arayışlara girdim. Hatta bizim apartmanın hemen yanıbaşındaki villada yeni açılan kreşe uğradım dün. Haftada birkaç gün günde birkaç saat oyun oynaması için bizim ki gibi miniklere yönelik bir programları olup olmadığını sordum. Henüz böyle bir planlarının olmadığını, fakat kendi aralarında bir düşünüp bana haber vereceklerini söylediler. Bakalım bekliyorum.


Çocuğa çocuk gerek diye düşünüyorum. Dövüşecek birisi lazım :) Ya da olmadı bir kardeş lazım :P


7 Eylül 2010 Salı

Ramazan Gidiyor


Geçen sene oruç tutmadığım için bu sene Ramazan'ı biraz korkarak karşıladım.

Ancak hiç de beklediğim gibi değilmiş. O çok sıcak olan günler bile çok çabuk geçti.

Susuzluk, evet zor gelmiyor değil ama gene de geçti işte.


Yarın arefe... Galiba yine geriği gibi değerlendiremeden geçti bir ramazan daha.

Tekrar tekrar ama her defasında daha verimli Ramazanlar geçirmek duasıyla, hep beraber inşallah.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...