25 Şubat 2011 Cuma

Önceki 2 doğum postu

İlki doğum haberini verdiğim:
http://sirinanne.blogspot.com/2009/03/hosgeldin-minik.html


İkincisi ise geçen seneden, 1. doğum gününden:
http://sirinanne.blogspot.com/2010/02/1-seneyi-devirdi.html


Bu arada tatilden pazartesi sabah 6:30-7 arası döndük.
Elhamdülillah güzel geçti.
Döndüğümüzden beri koşuşturmacadan doğum günü postunu bile bir gün rötarla yazabildim.
İyi dilekleriniz için teşekkür edemedim, şimdi ediyorum :)

Gezimi güzel güzel anlatacağım inşallah, resimlerle :) Belki siz sıkılırsınız ama ben tekrar geziyor gibi olacağım için sorun olmayacak benim için, Allah nasip ederse...

Herkese hayırlı cumalar...

24 Şubat 2011 Perşembe

2 yaş


2 sene önce dün sabah olmadan 01'de kucağıma almıştım minik bir solucanımı.

Doğumu uzun sürmüştü. Benimle birlikte babası da 2 gün boyunca doğum yapmıştı. Doğum anı geldiğinde sanki ölümle yaşam sırt sırta gibi hissetmiştim.

Doğduğunda ağlayan minik, kucağıma bırakıldığında susmuştu. İnanılır gibi değil.
İlk aylar uzun süren sarılığına az endişelenmemiştik.
Uykusu hep hafif bir oğlandı bu bizim miniğimiz.

Saçlı doğmuştu. Sonra saçları döküldü. Kel kaldı.
Anne sütü morfin etkisi yapar hemen uyurdu. Bir de babasının omuzu.. Ki hala öyledir.

Hamileyken doktorumuz ultrasonda kontrol ederken. "Kocaman ayakları var." demişti. Evet şimdi de kocaman ayakları var.
"İnce uzun bir bebek olacak" demişti. Doğduğunda "hiç de öyle değil" diye düşünsem de şimdi evet ip ince dikine uzun bir oğlan var karşımda. İnce bir beden, koca bir kafa, ufacık bir surat, incecik bir boyun ve kıvırcık saçlar.

Evet dökülen saçlar sonra yeniden çıktı. Uzarken de kıvrım kıvrım oldu. Şimdi o saçlara kıyamıyorum. Hiç kestirmek istemiyorum.

Uyku sorunu hep devam etti. Uykusuzluk bana çok ağır geldi. Gazı da vardı sazı da vardı. Ama hepsi geldi geçti. Deliksiz uyuyacağımız geceleri bekliyoruz bundan gayrı.

Ayak sesinden uyanan miniği 8 aylıkken kendi odasında yatırmaya başladık. Çok rahat uyudu. Bana bu ayrılık zor gelse de o rahat ediyor diye sesimi çıkartmadım.

Sonraları daha sık uyanmaya bazen çok uzun süre uyumamaya başladı. Hep istediğim birlikte yatmaktı ama bunu denediğimde oğluşum ne kendisi uyuyor ne de bizi uyutuyordu. Karar verdim ki kendi yatağında yatsın, sarılıp yatmanın keyfini anlayınca da bizim yanımızda yatar. 1,5 yaşında geri yatağımıza almak istediğimde "sizin yatağınıza almayın siz onla yatın" tavsiyesine uymaya çalıştım. Ama bunu da başaramadım. Şimdilerde kendi yatağında uyutuyoruz gece uyanınca yanımıza alıyoruz. Bu yöntem daha rahat gibi.

Ve 2 yaşla ilgili beklenen en önemli gelişme; anne sütü.
Emmeyle ilgili problemimiz olmadı hamdolsun.
2 yaşına 3 gün kala, biz tatildeyken gündüz pek uyumadığı için emzirmeye fırsat kalmadan kucağımda uyudu kaldı. Ertesi gün havaalanındaydık. Babasının omzunda uyudu. Eve döndüğümüz gün ağladı beni odadan attı babasının kucağında uyudu. Sonraki gece benim kucağımda uyumak istedi. Dün gece tam eski rutinimiz şeklinde uyuyabilecekti ki elini uzattı. Ben 1 aydır söylediğim "annecim sen büyüdün abi oldun. Onu küçük bebekler içer" dedim. Hiç uzatmadı. Eğer ağlasa, ısrar etse vereceğim ama şimdilik öyle bir tavrı yok.
Sanırım süt faslı son buldu. Elhamdülillah!!! Benim de artık eskisi gibi hoşuma gittiği yoktu bu yüzden gayet mutlu olurum eğer sahiden bitmişse.

Hemen hiç TV izlemedi. 5,5- 6 aylıkken ilk kelimesi Allah oldu. Daha sonrasında Allah allah naraları attı durdu. Sonra nanneeleri anneye çevirdi. Baya baya anne der oldu. Babayı çok sonra söyledi. Dede mama.. 'Güzeel' diyordu.
Fakat sonra ne olduysa oldu ve bizim minik sustu. Bilmem neden.
Sonra gene başladı. Fakat eskiden söylediklerini söylemiyordu. Sanki herşeye yeniden başlıyordu.
Ve şimdi kelimeleri çıkartmaya gayret ediyor. Serçe parmaklarını gösterip serçe demeye çalışıyor. Gibi.. Bu süreç neden böyle oldu, nasıl oldu bilmiyorum.

Doktorumuz "bir gelişim geriliği yok. Herşeyi biliyor anlıyor. Kendinden büyük mesela ilkokul çocuklarıyla beraber olsa hemen konuşur" dedi. Şimdilik pek çocuk gördüğü yok. Kendi gibi bebekler dışında. Onların da en güzel konuşanlarının bile ne söylediğini ben anca anlıyorum.

Yürümesi de başka çocukları görerek olmuştu bu da mı öyle olacak bilmem. Ehli keyif bir arkadaş anladığım kadarıyla. Canını pek üzmüyor. anne ve baba diyerek istediği herşeyi anlatıyor. Ne gerek var yorulmaya :)

Oyuncaklarının nasıl oynandığından çok nasıl çalıştığıyla alakalı.
İş makinelerine hasta. Bir inşaat sahasında saatlerce kepçe izleyebilir.

Çok arıza bir çocuk değil benim miniğim. Ama gene de beni bazen uyuz ediyor. (Bu benim şahsımın kendi uyuzluğu da olabilir) Ve ben sabredemiyorum. Allah beni ıslah etsin. Yoksa o, çocukluğunu yapacak, yapsın da!

İşte böyle...

Allah daha nice güzel yaşlar göstersin sana bebeğim.

Bu sene sen 2 yaşını doldururken dünya hararetli günler yaşıyor. Diktatörler gidiyor, yenileri getirilmeye çalışılıyor. Belki daha büyük karışıklıklar çıkacak.. Belki dünya savaşı, Allah korusun.

Allah bütün ana kuzularını korusun ve bütün anaların kuzularını, amin.

15 Şubat 2011 Salı

Umman Yolcusu Kalmasın!!!!


Yarın (çarşamba) akşam 19:35 uçağıyla Umman'a gitmeye niyetliyiz.


Saat 23:00 olmuş bizim henüz hiç bir eşyamız hazır değiil.


Hatta biraz önce yoğurt mayaladım, alınmış sütümüz ziyan olmasın diye. Yaklaşık bir hafta evde olmayacağız Allah nasip ederse.. Yarın bir kilo yoğurdu bitirmemiz gerekecek :D Aman tutsun da gelince hafif ekşi de olsa yeriz inşallah.
Konuyu hemen dağıttım! Ne diyordum.. Umman'a gidiyoruz. Kışın sıcak bir yere gidelim dedik. Fakat sunni Dubai yerine orjinal halini koruduğu söylenen Umman daha cazip geldi. Tabi daha uzaklar da var yazı yaşayabilecek ama ufaklıkla çok yorulmak istemedik sanırım.


İnşallah hiç bir şeyi unutmayız zira burda mevsim kış orda ise buranın yazı. Güneş kremi, gözlük gibi detaylar var unutmamak gereken. Bir de yazlık kıyafetler.


Ben yazın ne giyiyordum nasıl bir ayakkabı götürmeliyim.. Burdan giderken üzerimizde olacak olan kabanlarımız boşu boşuna yük olacak. En iyisi boş ufak bir valiz almak orda uçaktan inerken hepsini ona istiflemek. Dönüşte de aynen ordan çıkarıp giyinmek.


En önemlisi de tıfılcanım, minik kurbağam mevsim sersemi olup hastalanmaz inşallah.

8 Şubat 2011 Salı

Hacı Abdullah Lokantası

Geçen sene 1 ocak'ta gitmiştik buraya o zaman sadece tatlının fotografını çekmiştim. İşte post bu.

1888'de bizzat 2. Abdulhamit tarafından işletme ruhsatı verilerek Kadıköy Rıhtım'da Abdullah Efendi adıyla açılmış.

Yani İstanbul'un en eski lokantalarından biri Hacı Abdullah. Kadıköy'den Beyoğlu'na taşınmış Şimdi Ağa Camii yan sokağında. Babadan oğula değil ustadan çırağa geçerek bugünlere gelmiş. Günümüzde sanki Türk mutfağı denince akla sadece kebap çeşitleri geliyor.
Burada gerçek türk-osmanlı mutfağı lezzetlerini deneme imkanı var.



Ekmekleri bile çok lezzetli.






Elbasan tava!!!!




Bu tatlı da muhteşem. Haşhaşlı tatlı.

Kişi başı fazladan 10 lira küver almalarını çok saçma bulsam da lezzet gerçekten güzeldi.

Bebeklerin altını değiştirmek için herhangi bir alanları yok.

Pazar sabahı kahvaltısı ve sonrası, çok sonrası..

Çook eski arkadaşıma kahvaltıya gittik pazar sabahı.
O da evli.
O da çocuklu.
Konular belli :)

10da sizdeyiz dedik. 11de ordadık.
Eşi şahane bir mıhlama yaptı.





Mıhlama yapım aşamasındayken biz çocuklarla oynadık. Bizim ki yaklaşık 2, onun ki yaklaşık 3 olunca hemen içimden bu iki çocuk da benim olsa ne zor olurdu diye düşündüm. Ama onlar güzel oynadılar.
Oğlum hırçın olan çocukların yanında huzursuz oluyor. Onlarla olmak istemiyor. Zehra ise sakin, hanım hanımcık ama hareketli bir kız. Onunla daha rahat oynadı. Gene de günün ilerleyen saatlerinde illaki elimden tutup benim de onlarla oynamamı istedi. Geçer herhalde bu halleri dimi?


Derken mıhlama sunuma hazır hale geldi. Resmini çekmeyi unutmuşum iyi mi!!





Sadece mıhlama bile yeterdi ama sigara böreklerini kızartması da iyi oldu afiyetle yedik:)
Patates salatası da her zaman favorim olduğu için doymuş olsam da kendimi yemekten almadım.

Kahvaltı sonrası kahvenin yanında ıslakkekten yemesem hatırı kalırdı. Hiç kıyamam ben ona, tabi ki kırmadım bu şahane kekten de yedim.

Arkadaşımın eşinin eşsiz gitar resitaline başladığında biz oğlumla oturma odasında alt değiştirme aktivitesi yapıyorduk. Odada dinlerken oynamaya başlamıştı. Gitarın yanına gidince şok oldu çocuk. Hiç gözlerini çekmeden izlemeye başladı. İlk defa canlı performansa şahit oluyordu ne yapsın şaşırdı biraz.

Derken tam kalkalım diyorduk ki bizim tıfılcan kucağımda uyuya kaldı. Gitar sesi ninni gibi geldi galiba:)

Bir saat uyuduktan sonra iki minik fare yatakta zıpzıp oyun oynamaya başladılar.





Ve biz bütün günü arkadaşımda geçirmiş olduk.
Eşler de anlaşınca güzel bir gün oldu.

4 Şubat 2011 Cuma

Doğum günü yapayım mı?

Nohut Oda'nın süt oğlunun doğum günü resimleri, Pınar'ın kulubesideki doğum günü postları sonrası 'bu sene bizim oğlanın doğum günü kutlamasını es geçelim' fikrim değişmee başladı :)
İmrendim ama gene de zor geliyor.

Bir arkadaşım "Sen geçen sene hazırlanırken bütün enerjini harcadın da ondan böyle hissediyorsun. Ben yap ama daha az çeşit ve uğraş olsun" dedi.

Oğlum 23 Şubatta 2 yaşını dolduruyor inşallah.

Geçen sene arkadaşlarla yiyip içip, eğlenmiştik. Bebecim pek bir şey anlamamıştı. Bu sene anlar. Hatta deli olur :)

Ama gene de kararsızım. Doğum gününden bir hafta önce tatilde olacağız zannederim. Dönünce bakalım halimiz olursa.. diyorum.

Ama yapmalı mı yapmamalı mı? Tecrübeleriniz ışığında tavsiyeleriniz nelerdir?

3 Şubat 2011 Perşembe

İyi şeyler

Ölümler, katliyamlar derken kötü, kasvetli günler geçiriyoruz. Ama bir önceki postun devamı olarak güzel bir gelişmeyi eklemek istedim. Gene habertürkten:

Bakanlık kötü şekere el koydu

Bakanlık kötü şekere el koydu

Sağlık Bakanlığı, önümüzdeki günlerde “nişasta bazlı şeker” konusunda uzmanların katılımıyla bir “bilim kurulu” toplayacak. Çikolatadan içeceğe kadar geniş bir yelpazede sofralarımıza gelen, kalp, karaciğer yetmezliği ve kanser gibi pek çok hastalığa neden olduğu iddia edilen ve birçok ülkede yasaklanan “nişasta bazlı şekerli gıdalar”ın Türkiye’de sıklıkla tüketiliyor olması tartışmalara neden oldu. Sağlık Bakanlığı, üniversitede görevli hocalar ve konunun uzmanlarından oluşan bir “bilim kurulu” toplanacağını açıkladı. Bakanlık, kuruldan çıkacak sonuca göre yeni düzenlemelere gidilebileceğini belirtti. Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı yetkilileri ise konuyla ilgili inceleme başlattıklarını aktardı.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...