- Günlerden cumartesidir.
- Sabah uykusunun en tatlı olduğu gündür.
- Haftanın yorgunluğunu almak bu güne nasip olmalıdır.
- Fekat! Heyhat, kader ağlarını örmeye başlamıştır.
- Sabah oğlişkom erkenden çok erkenden bizi uyandırır.
- Zatı alileri evebeynlerinin yatağına alınır belki, kim bilir, bir miktar da burada uyurlar da anneciği ve babası da tam açılmamış gözlerini uykunun sıcak kollarına geri bırakıverirler diye ümit edilir.
- Ancak uğraşlar sonuç vermez sarı kafa pür enerjili bir sabah modundadır.
- Madem uyuyamıyoruz kalkalım da kayınbiraderi yoldan alıp organik pazara gidelim kahvaltımızı da orda yapalım diye hızlıca bir eylem planı hazırlanır.
- Giyinilir, kuşanılır.
- Ve çıkılır.
- Arabanın anahtarının kilidi açan düğmesine basılır.
- "Aaa niye açmadı ki bu. Dur bir de benim anahtarımla deneyeyim. Aaaa bu da açmıyor. " denilir.
- Eski usulle anahtarı kilide sokup arabanın kapısı açılır.
- Sorun ne ki diye düşünülürken arabanın da çalışmadığı fark edilir.
- Meğer en son arabanın kullanıldığı gün iç lambanın açık bırakıldığı bu sebeple de akünün şarjının bittiği fark edilir.
- Yuhlar tühler vahlar çekildikten sonra şimdi ne yapacağız moduna geçilir.
- Servis aranır ancak en yakın servisin 1 saat kadar sonra anca gelebileceği öğrenilince komşunun arabasından şarj etmeye karar verilir.
- Komşu sabah sabah yataktan kaldırılır.
- Kimsede şarj kablosu olmadığı için yakındaki benzinlikten şarj kablosu alınır.
- Geri dönüp akü şarj edilir.
- Nihayet düşülür yollara.
- Az gidilir uz gidilir nihayet Beşiktaş'tan kayınço alınır.
- Cümbür cemaat Feriköy pazarına gidilir.
- Kalabalığa şaşılır, "aaaa" denilir. Ama arabayı gene de pazarın önündeki boş alanda park edecek bir yer bulunur.
- Sonra açlıktan ölmeden kahvaltı edelim diye gözlemeci teyzelere koşulur.
- O çook güzel börekten kalmadığı öğrenilir. Poğaçalardan alınır, gözleme sırasına isim yazdırılır masalardan biri boşalınca oturulur.
- Beklenir.
- Beklenir.
- Beklenir.
- Beklenir.
- Beklenir.
- Beklenir.
- Beklenir.
- Çok beklenir.
- Nihayet otlu peynirli gözlemeler gelir. Ve afiyetle yenir.
- Boğazlar meselesi halledilince sıra alışverişe gelmiştir. Pırasa, soğan, patates, mandalina, elma, taze fasulye filan filan alınır. Uzun uzun gezilir.
- Aaaa bal kabağını unuttuk denip bal kabağı da alınır.
- Sıcaktan bayılmış olarak arabaya dönülür.
- "Ulan o ne!!!"
- !!!
- "Bizim arabanın camının yerlerde ne işi var" denir.
- GPS'i çalmak için camı patlatan manyakların arka koltuktaki sırt çantasına uzanıp hatun kişinin cüzdanını ve telefonlarını almayışına şükredilir.
- Sigorta şirketi aranır.
- Camcıya telefon edilir.
- Maslak oto sanayisine gidilir.
- Cam taktırılır.
- Uslu uslu eve dönülür.
Camı patlatıp da içerden birşeyler çalma en çok zengin muhitlerde yapılıyor. Mesela Bağdat Cd.
Sakın sakın görünür bir yerlerde birşeyler bırakıp arabadan ayrılmamak gerekiyor. Bizim için çok uyduruk birşeye bile tenezzül edip günümüzü berbat edebiliyorlar.
GPS'imiz bizim için uyduruk değildi gerçi :) Ucuz bir şey almıştık. Ama seviyorduk Sementa'yı :) Ne tatlı konuşuyordu.
Hey gidi Sementa, özliycez seni.
1 yorum:
Çok geçmiş olsun. İçimden acaip küfrediyorum böyle saçma sapan olayların faillerine...
Yorum Gönder