Akşam alaca karanlıkta Pisa'ya vardık.
Bu gece burada konaklayacağımız için hava tam kararmadan kalacağımız yeri bulmalıydık. Daha önce internetten rezervasyon yaptırmadığımız için de ufak da olsa bir tedirginlik vardı, uygun bir yer bulup bulamayacağımıza dair.
Nerden başlamalı, önce hangi taraftaki otellere bakmalıyız hiç bir fikrimiz olmadan şehrin göbeğinde Mucizeler Meydanında aldık soluğu. Güneş batmak üzere, kalacak yerimizi ayarlamalıyız fakat görüntü de muhteşem inip gezmekle otel aramak arsında bir gel git yaşadık ve duygularımızı bir kenara koyup mantığımızla hareket etmeye karar verdik.
Meydanın tam karşısındaki antik sokağa daldık. Burası Via Santa Maria idi. İlk karşımıza çıkan Grand Hotel Duomo ya hemen yerleşelim istedi eşim. Bense daha cazip fiyatlı bir yer bulabilir miyiz diye bakalım dedim. Ama çok da ısrar etmedim. Zira hava kararmaya başlamıştı. Hem burası meydana çok yakındı -yürüyerek 1 dakika- Gece de çıkar gezeriz diye düşündük.
Bu otel için genel düşüncem: "güzel"
4 yıldızlı bir otel. Temiz, konforu da yeterli. Çok çok merkezi. Turistik. Oğluma verdikleri bebek yatağı çok hoştu. Baya bildiğimiz ahşap beşiklerden :)
Pisa'ya gitsem gene bu otelde kalırım diye düşünüyorum. (Gidecekler için önemli bir parametre gidenin tekrar gidebileceğini söylemesi bence)
Otele yerleştik ve eğik kulenin olduğu meydanı gezmeye gittik. Gece ışıklarıyla çok hoş görünüyordu. Katedral, vaftizhane ve eğik çan kulesi 'Torre Pendente'. Kuleyi düzeltirken(!) fotoğrafımı gece karanlığında çektirdim ki kimseler görmesin. Ertesi gün çok kalabalık olacağını tahmin etmişim gibi. Çok da oyalanmadan odamıza döndük, zira aynı günde 3 şehri gezmenin yorgunluğu kolay kolay çıkmazdı.
Sabah uyandığımızda günlerden çarşamba olmuştu. Yani gezimizin 5. gününe başlamış bulunuyorduk. Ne de çabuk geçiyor diye düşündüm.
Sabah 10:30 sularında otelde kahvaltımızı yapıp arabamızı otelin otoparkından almadan Pisa kulesi ve civarını gezmeye çıktık. Gündüz gözüyle gezmeliyidik artık. Campo dei Miracoli de üç muhteşem eser yanyana bulunuyor. 1173-1372 yılları arasında aşamalı olarak inşa edilmiş olan çan kulesi yani Pisa Kulesi (Torre Pendente), Duomo di Pisa, Baptisterio yani vaftizhane. Hepsi bembeyaz mermerlerden yapılmış. Bu halleriyle İtalya'daki diğer eserlerden çok farklılar. Çok daha ferah ve iç açıcı duruyorlar.
Meydanın tam karşısında bizim otele giden sokağın sağ tarafında boylu boyunca hediyelik eşya satıcıları yer almakta. O sabah gene hava bulutulu olduğu için yağmur yağar düşüncesiyle eşim kocaman, koskocaman, neredeyse plaj şemsiyesi kadar büyük bir şemsiye aldı. Katlanmıyor da, koca bir baston. Zaten yanımızda ufak bir şemsiyemiz var, Romadan aldığımız yağmurluklarımız da var 'alma nasıl taşıycaz' dedim. Ama bir kere kafaya koydular mı döndürmek mümkün olmuyor bu erkek milletini. Şemsiye meselesini onur meselesi yapmamla uzunca bir tartışma aldı yürüdü ama ne fayda almıştı zaten. Tatilin sonunda Venedikte hava çok çok sıcakken "yağmurda bir türlü yağmadı" demez mi :))))
Bu ıvır zıvırcılar surların dışına da taşmış. Ne arasanız bulabilirsiniz. Ve gördüğüm kadarıyla İtalya'da hediyelik alınabilecek en uygun yer burası.
Bütün ıvır zıvırcıları tek tek dolaşmanın akabinde öğlene doğru otele döndük ve çıkış işlemlerimizi tamamlayıp Pisa sokaklarında biraz daha dolaşmaya başladık. Pisa çok güzel bir şehir. Gezerken "burda yaşanır" diye düşündüm. Üniversite binalarının arasında dolaştık. Üniversite gençliği heryerde aynı. Merdivenlere oturup çizim yapanlar, hararetler tartışanlar, kulaklıklar kulaklarda...
Pisa sokaklarını teneffüs ettikten sonra Portofino'ya doğru yola koyulduk.
1 yorum:
aynen burada yaşanır.
bi de floransada :)
tahminimxce sizin otelin sokağında biz öğle yemeğimizi yemiştik.
Hatta yemek için istediğimiz spagettinin görüntüsünden içinde neler olduğunu sorma gereği duyduk ve neredeyse sosunda pork olan bir spagetti yemek üzere olduğumuzu fark edip değiştirmişti. ııyk
birde yine burada daha kırkı çıkmamış bir bebekle gezen bir aile görüp yurdum insanına ( bebekle hayatı zorlaştıran kısmına) söylenmiştim :)
Yorum Gönder