Yeşilliklerin içinden, dağları delip geçen onlarca tüneli geçerken bir de baktık ki Portofino sapağını geçmişiz. Çok geç kalmayı göze alamadık ve dönmemeye karar verdik. (Çok görmek istiyordum ama kader, kısmet, alın yazısı, takdiri ilahi,.. olmadı bu sefer)
Tünellerden de bahsetmeden geçemeyeceğim. Zira hayatımda gördüğüm tünelleri toplasan Pisa - Cenova arasındakiler kadar değildir. Hoş daha kaç yaşındayım ki ne görcem :)))
Tünellerin çokluğu sebebiyle de onca dağı dolanmak zorunda kalmadan kısa sürdü bütün yolculuklarımız.
İtalya'da parasız yol yok. Adamların tünel açacak paraya ihtiyaçları var ne de olsa..
Öğleden sonra 2,5 gibi Cenova sınırlarına girdik.
Diğer İtalya şehirlerinden çok farklı bir şehir Cenova.
Daha girişten bir İstanbul havası var. Daha girişi bir keşme keş :)
Yukarlardan sahile doğru iniliyor Genova'ya girerken. Alt geçitler, saçma sapan biçimsiz üst geçitler..Gene de doğal güzel bir manzara.
Tıpkı İstanbul gibi çarpık yapılaşma var, diğer şehirlerden daha büyük, bununla beraber zengin bir şehir. Tarihi bir liman kenti tabi ki zengin olacak.
Bu sefer önce biraz gezelim sonra otel arayalım dedik. Porto Antico (antik liman) civarına aracımızı park ettik. Bütün sahili gezmeye koyulduk.
Biosphera denizin içine inşa edilmiş içinde çeşitli bitkilerin yetiştirildiği bir şirin bir yapı.
Ayrıca limanda Cristof Columbus'un gemisinin çakmasını yapmışlar. Tam filmlerdeki korsan gemilerinden biri Cenova limanına yanaşmış:)
Bu limanda limanın en ucunda bir otel yer alıyordu. Merak ettik fiyat alalım dedik 4 yıldızlı bir oteldi ama gecesi 190€ idi, teşekkürler biz almayalım dedik çıktık :))) Eee denize sıfır hatta -1, olsun o kadar.
Bu otelin önünde türk bir amcayla karşılaştık, tanıştık. Gurbetçi amca Avusturya'da yaşıyormuş, emekli olmuş ve dünyayı geziyormuş.
Geçen sene 175€' ya uçak dahil, Avusturya'dan gelip Antalya'daki bir otelde bir hafta tatil yaptıklarını söyleyince nevrim döndü. (Tabi ki herşey dahil denilen saçma sistem)
Biz ancak uçak biletini alırız o paraya, yurdum bize pahalı yabancıya ucuz. Bu amca yabancı değil gerçi ama katıldığı tur yabancılara yönelik. Hey gidi hey "öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya, yüz üstü çok süründün ayağa kalk Sakarya" :))
Sahilde turist info vardı burdan bir harita aldık. Sonra baktık ki karnımız acıktı. Kafeleri gezmeye başladık. Yemek yiyebilecek bir yer bulamadık. Sahilde seyyar bir büfeden focaccia dedikleri gene bir nevi pizza ama hamuru daha kalın çok daha yağlı ama çok leziz bir hamur işi aldık. Bizim afacan focaccia'yı çok sevdi. Bir tane daha aldık. Adamcık yumşacık, dişine göre bir şey bulmuş kaçar mı :)
Karnımızı da doyurduktan sonra arabayı park ettiğimiz yere gittik ki bir de ne görelim tap taze, sıcacık bir trafik cezası takılmış arabanın camına. Meğer engellilerin park yerine park etmişiz. 35€ ellerimizden öper :)
Artık otel bulmanın vakti gelmiştir dedik. Haritadaki otelleri gezmeye aşladık. Şehir merkezine de gittik, sahil kısmını da gezdik. Ama boş yer bulmak mesele, zira o gün gemi mi gelmiş ne otellerde ciddi bir yoğunluk vardı.
Otel ararken Cenova'nın gezilmedik yerini bırakmadık. Arabayla her yerini gezmiş olduk.
Cenova tam bir motosiklet cenneti. İtalya genel olarak motosikletin çok kullanıldığı bir ülke ama Cenova'lılar aşmışlar. Hiç bu kadarı görmemiştim.
Akşam iş çıkışı ya da sabah işe giden omuzlarında çantaları, ayaklarında topuklu ayakkabılarıyla kadınlar motosiklet kullanıyorlar. Çok hoş ve ilginç bir görüntü. Ben motosiklet kullanacak olsam sırt çantası taşırım ama onlar için gayet tabi bir şey olduğu için sorun görmüyorlar.
Nerve diye bir semtten geçtik. Bizim Çamlıca ya da Etiler gibi bir semt burası. Harika bahçelerin içinde ağaçlardan görünmeyen evler. Buradaki butik otellere de soralım dedik baya baya hava da kararmıştı artık.
Fiyatları söylüyorum hazır mısınız: 4 yıldızlı olan 250€, 3 yıldızlı olan 230€ dedi. Bebek yatakları da yokmuş. Bebek yatakları olsaydı kalacaktık :P
Ama semt gerçekten harikaydı...
Sahil tarafında şık bir oteledeki görevli kendilerinde yer kalmadığını söyleyip bizi Iris Hotel e yönlendirdi.
Aralardan gittiğimiz için eğer o görevli söylemese gitmeyeceğimiz bir yer olurdu herhalde. Ama sağ olsun gece 22 de odamıza yerleşebildik böylece. O kadar fiyat konuştuktan sonra kendi kaldığımız otelin fiyatını söylememek olmaz. Pazarlık da yapıp 90€'a anlaştık. Hilton'a da gitsem pazarlığımı yaparım arkadaş! Onlar yapmıyor o ayrı :))
Otel 3 yıldızlı fakat vasat bir otel. Ama diğer fiyatlardan sonra çok çok iyi geldi doğrusu :))
Bu arada İtalya'da oteller yollarda tabelalarla gösterilmiş. Yatak işareti, otel ismi ve yıldızları var tabelalarda. Büyük kolaylık.
Çok yorulmuştuk. Bundan sonraki otellerimizi gitmeden ayarlayalım diye düşündük ama çok geç olduğu için internete girmeye vakit kalmadı.
O hengamede unutmadığımız birşey: 3 yıl önce biz o gün evlenmiştik.
Yollarda Bülent Ersoy'un Cenova versiyonunu gördük.
Ertesi gün otelde kahvaltımızı Ömerciğin bağrış çağrışları arasında yapıp saat 11 gibi yollara düştük.
İstikamet Outlet Kasabası :)))
Tünellerden de bahsetmeden geçemeyeceğim. Zira hayatımda gördüğüm tünelleri toplasan Pisa - Cenova arasındakiler kadar değildir. Hoş daha kaç yaşındayım ki ne görcem :)))
Tünellerin çokluğu sebebiyle de onca dağı dolanmak zorunda kalmadan kısa sürdü bütün yolculuklarımız.
İtalya'da parasız yol yok. Adamların tünel açacak paraya ihtiyaçları var ne de olsa..
Öğleden sonra 2,5 gibi Cenova sınırlarına girdik.
Diğer İtalya şehirlerinden çok farklı bir şehir Cenova.
Daha girişten bir İstanbul havası var. Daha girişi bir keşme keş :)
Yukarlardan sahile doğru iniliyor Genova'ya girerken. Alt geçitler, saçma sapan biçimsiz üst geçitler..Gene de doğal güzel bir manzara.
Tıpkı İstanbul gibi çarpık yapılaşma var, diğer şehirlerden daha büyük, bununla beraber zengin bir şehir. Tarihi bir liman kenti tabi ki zengin olacak.
Bu sefer önce biraz gezelim sonra otel arayalım dedik. Porto Antico (antik liman) civarına aracımızı park ettik. Bütün sahili gezmeye koyulduk.
Biosphera denizin içine inşa edilmiş içinde çeşitli bitkilerin yetiştirildiği bir şirin bir yapı.
Ayrıca limanda Cristof Columbus'un gemisinin çakmasını yapmışlar. Tam filmlerdeki korsan gemilerinden biri Cenova limanına yanaşmış:)
Bu limanda limanın en ucunda bir otel yer alıyordu. Merak ettik fiyat alalım dedik 4 yıldızlı bir oteldi ama gecesi 190€ idi, teşekkürler biz almayalım dedik çıktık :))) Eee denize sıfır hatta -1, olsun o kadar.
Bu otelin önünde türk bir amcayla karşılaştık, tanıştık. Gurbetçi amca Avusturya'da yaşıyormuş, emekli olmuş ve dünyayı geziyormuş.
Geçen sene 175€' ya uçak dahil, Avusturya'dan gelip Antalya'daki bir otelde bir hafta tatil yaptıklarını söyleyince nevrim döndü. (Tabi ki herşey dahil denilen saçma sistem)
Biz ancak uçak biletini alırız o paraya, yurdum bize pahalı yabancıya ucuz. Bu amca yabancı değil gerçi ama katıldığı tur yabancılara yönelik. Hey gidi hey "öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya, yüz üstü çok süründün ayağa kalk Sakarya" :))
Sahilde turist info vardı burdan bir harita aldık. Sonra baktık ki karnımız acıktı. Kafeleri gezmeye başladık. Yemek yiyebilecek bir yer bulamadık. Sahilde seyyar bir büfeden focaccia dedikleri gene bir nevi pizza ama hamuru daha kalın çok daha yağlı ama çok leziz bir hamur işi aldık. Bizim afacan focaccia'yı çok sevdi. Bir tane daha aldık. Adamcık yumşacık, dişine göre bir şey bulmuş kaçar mı :)
Karnımızı da doyurduktan sonra arabayı park ettiğimiz yere gittik ki bir de ne görelim tap taze, sıcacık bir trafik cezası takılmış arabanın camına. Meğer engellilerin park yerine park etmişiz. 35€ ellerimizden öper :)
Artık otel bulmanın vakti gelmiştir dedik. Haritadaki otelleri gezmeye aşladık. Şehir merkezine de gittik, sahil kısmını da gezdik. Ama boş yer bulmak mesele, zira o gün gemi mi gelmiş ne otellerde ciddi bir yoğunluk vardı.
Otel ararken Cenova'nın gezilmedik yerini bırakmadık. Arabayla her yerini gezmiş olduk.
Cenova tam bir motosiklet cenneti. İtalya genel olarak motosikletin çok kullanıldığı bir ülke ama Cenova'lılar aşmışlar. Hiç bu kadarı görmemiştim.
Akşam iş çıkışı ya da sabah işe giden omuzlarında çantaları, ayaklarında topuklu ayakkabılarıyla kadınlar motosiklet kullanıyorlar. Çok hoş ve ilginç bir görüntü. Ben motosiklet kullanacak olsam sırt çantası taşırım ama onlar için gayet tabi bir şey olduğu için sorun görmüyorlar.
Nerve diye bir semtten geçtik. Bizim Çamlıca ya da Etiler gibi bir semt burası. Harika bahçelerin içinde ağaçlardan görünmeyen evler. Buradaki butik otellere de soralım dedik baya baya hava da kararmıştı artık.
Fiyatları söylüyorum hazır mısınız: 4 yıldızlı olan 250€, 3 yıldızlı olan 230€ dedi. Bebek yatakları da yokmuş. Bebek yatakları olsaydı kalacaktık :P
Ama semt gerçekten harikaydı...
Sahil tarafında şık bir oteledeki görevli kendilerinde yer kalmadığını söyleyip bizi Iris Hotel e yönlendirdi.
Aralardan gittiğimiz için eğer o görevli söylemese gitmeyeceğimiz bir yer olurdu herhalde. Ama sağ olsun gece 22 de odamıza yerleşebildik böylece. O kadar fiyat konuştuktan sonra kendi kaldığımız otelin fiyatını söylememek olmaz. Pazarlık da yapıp 90€'a anlaştık. Hilton'a da gitsem pazarlığımı yaparım arkadaş! Onlar yapmıyor o ayrı :))
Otel 3 yıldızlı fakat vasat bir otel. Ama diğer fiyatlardan sonra çok çok iyi geldi doğrusu :))
Bu arada İtalya'da oteller yollarda tabelalarla gösterilmiş. Yatak işareti, otel ismi ve yıldızları var tabelalarda. Büyük kolaylık.
Çok yorulmuştuk. Bundan sonraki otellerimizi gitmeden ayarlayalım diye düşündük ama çok geç olduğu için internete girmeye vakit kalmadı.
O hengamede unutmadığımız birşey: 3 yıl önce biz o gün evlenmiştik.
Yollarda Bülent Ersoy'un Cenova versiyonunu gördük.
Ertesi gün otelde kahvaltımızı Ömerciğin bağrış çağrışları arasında yapıp saat 11 gibi yollara düştük.
İstikamet Outlet Kasabası :)))
1 yorum:
Otel ararken yaşanan streside unutmayalım tabii. :))
Yorum Gönder